Borsa düşerken hisse satılır mı ?

Damla

New member
Borsa Düşerken Hisse Satılır mı? Bir Hikâyenin İçinde Ekonomi, Strateji ve Duygular

Bir akşamüstü, İstanbul’un sisli Boğaz kıyısında, üç eski dost —Ali, Elif ve Murat— yıllar sonra bir kafede buluşmuştu. Her biri farklı bir dünyanın insanıydı: Ali eski bir bankacıydı, Elif psikoloji alanında akademisyendi, Murat ise yeni nesil bir girişimciydi. O gün, borsanın çakıldığı, ekranların kırmızıya döndüğü, yatırımcıların ellerini başına koyduğu o tarihti. Konu doğal olarak “Borsa düşerken hisse satılır mı?” sorusuna geldi.

Bu sadece bir finansal tartışma değildi; insan davranışının, stratejik düşünmenin ve duygusal dayanıklılığın bir kesişim noktasıydı.

---

[color=] Bir Borsanın Hikâyesi: Rakamların Ardındaki İnsanlar

Ali, her zamanki gibi rakamlarla konuştu.

“Elif, borsa düşerken panik yapmak, yağmurda arabadan atlamak gibidir,” dedi. “Islanırsın, ama fırtına geçince güneşin nasıl doğacağını göremezsin.”

O, erkeklerin tipik stratejik bakışını temsil ediyordu. Soğukkanlıydı, geçmiş verileri inceliyor, tarihsel grafiklere bakıyordu. 2008 küresel krizinde Dow Jones’un %38 düşmesine rağmen, ertesi iki yılda %60 toparlandığını anlattı. “Satmak bazen kaybı sabitlemek demektir,” diye ekledi.

Ancak Elif araya girdi, sesinde hem sakinlik hem de empati vardı:

“Ali, sen hep verilerle konuşuyorsun ama yatırım kararlarını sadece grafiklerle açıklayamazsın. İnsan kaygısını, toplumsal etkileri, davranış psikolojisini hesaba katmalısın.”

Elif, davranışsal finans araştırmalarını yakından takip ediyordu. Daniel Kahneman’ın 2011’de Nobel’le onurlandırılan çalışmasını hatırlattı: İnsanlar kazançtan çok, kayıptan kaçınmaya eğilimlidir. Bu nedenle borsa düşerken satışların artması irrasyonel görünse de psikolojik olarak kaçınılmazdı.

---

[color=] Tarihten Dersler: Krizlerin Bize Anlattıkları

Murat, sessizce kahvesini yudumladıktan sonra söze girdi. “2001 Türkiye krizi sırasında babam bütün birikimini sattı,” dedi. “O zamanlar herkes korkmuştu. Ama birkaç yıl sonra aynı hisseler üç katına çıktı. Babam hâlâ o günü anlatırken başını iki eliyle tutar.”

Bu noktada forumdaki okuyucular gibi düşünebiliriz: Biz olsak satmaz mıydık?

Tarihsel olarak, büyük finansal çöküşlerin ardından toparlanmaların geldiğini biliyoruz. Örneğin, 2020’de pandemiyle birlikte Borsa İstanbul %30’a yakın düşmüştü. Ancak altı ay sonra endeks tarihinin en yüksek seviyesine çıktı.

Bu veriler, stratejik yatırımcıların “panik satış” yapmaktan kaçınarak uzun vadeli düşünmelerinin önemini gösteriyor.

---

[color=] Strateji ve Duygular: Erkekler ve Kadınlar Arasında Farklı Perspektifler

Elif, bu noktada Murat’a döndü:

“Babanın kararı duygusaldı, ama sen olsan ne yapardın?”

Murat gülümsedi. “Ben muhtemelen bir kısmını satar, bir kısmını tutardım. Yani orta yol. Çünkü risk yönetimi, sadece kaybı önlemek değil, belirsizliği yönetmektir.”

Bu cevap, erkeklerin stratejik yaklaşımı ile kadınların empatik düşüncesinin bir sentezi gibiydi.

Harvard Business Review’da 2021’de yayımlanan bir araştırma, kadın yatırımcıların erkeklere kıyasla daha az işlem yaptığını, ama uzun vadede daha iyi getiri elde ettiklerini ortaya koymuştu. Nedeni basitti: Kadınlar duygularını bastırmıyor, onları analiz ediyordu. Erkekler ise çoğunlukla kontrol etmeye çalışıyor, bu da bazen aşırı risk alımına yol açıyordu.

Ali’nin teknik analizleri, Elif’in davranışsal yorumları, Murat’ın pragmatik yaklaşımı bu üçlü arasında adeta bir mini “yatırım laboratuvarı” kurmuştu.

---

[color=] Bilimsel Verilerle Desteklenen Bir Gerçek: Zamanlamanın Gücü

Ekonomi literatürü bize şunu söylüyor: “Zamanlama değil, zaman kazanır.”

Vanguard’ın 2023’te yayımladığı 15 yıllık bir analiz, hisse senetlerini sürekli alıp satan yatırımcıların, pasif yatırımcılara kıyasla ortalama %2,6 daha düşük getiri elde ettiğini gösteriyor.

Bu bulgu, Ali’nin tezini doğruluyordu: Satmak, her zaman çözüm değil.

Ancak Elif bu verilere başka bir katman ekledi: “Evet, ama herkes aynı dayanıklılığa sahip değil. Düşüş dönemlerinde panikleyen yatırımcılar için portföyün küçük bir kısmını nakde çevirmek, psikolojik güvenlik sağlar.”

Yani “borsa düşerken satmak” bazen bir hata değil, duygusal denge arayışı olabilir.

---

[color=] Toplumsal Boyut: Ekonominin İnsan Yüzü

Bu sohbet ilerledikçe, konu bireysel yatırımın ötesine geçti.

Elif, toplumdaki finansal okuryazarlığın düşük seviyesinden bahsetti: OECD’nin 2022 raporuna göre, Türkiye’de yetişkinlerin sadece %25’i yatırım ürünlerinin riskini tam olarak anlayabiliyor.

Ali başını salladı. “İşte bu yüzden, borsa sadece parası olanların değil, bilinci olanların yeridir.”

Murat da ekledi: “Ama bilinç sadece bilgiyle değil, duygusal olgunlukla da gelir.”

Bu noktada üçü de sessizleşti. Çünkü fark etmişlerdi ki, borsa düşerken hisse satılıp satılmayacağı sorusu, aslında insanın kendiyle pazarlığıydı.

---

[color=] Son Söz: Fırtınada Direksiyonu Kim Tutar?

Kafeden çıkarken yağmur başlamıştı. Boğaz’ın gri suları karanlığa karışıyordu.

Ali hafifçe gülümsedi: “Borsa da böyle işte, bazen fırtına olur, bazen deniz durulur.”

Elif ekledi: “Ama önemli olan, o fırtınada direksiyonu kim tutuyor?”

Bu cümle, herkesin aklında yer etti. Çünkü borsada düşüş anları, sadece piyasanın değil, insanın karakterinin de test edildiği anlardır.

---

[color=] Peki Ya Siz?

Forumda bu hikâyeyi okuyan sizler için soralım:

Borsa düşerken siz direksiyonu nasıl tutuyorsunuz?

Veriye mi güvenirsiniz, sezgilerinize mi?

Korku mu, strateji mi sizi yönlendirir?

Unutmayın, borsa sadece rakamların dansı değil; insan doğasının aynasıdır.

Ve bazen en büyük yatırım, sabırlı kalabilme cesaretidir.
 
Üst