SessizDüşünür
Active member
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasının tamamı şöyleki:
“Avrupa Birliği (AB) tarafınca Genel İşler Konseyi’nde kabul edilen Genişleme Kararları, AB’nin genişlemeye stratejik bir bakış açısıyla değil, üyelik dayanışması çerçevesinde yaklaştığını bir kere daha göstermiştir.
Genişleme kararlarının ülkemize ait kısımlarında, ülkemizin AB ile üyelik müzakereleri yürütmekte olduğu görmezden gelinmekte, ülkemizin gerek AB, gerek bölgesel barış, istikrar ve refah bakımından taşıdığı ehemmiyet inkar edilmekte, hatta yanlış yansıtılmaktadır. Kimi üye ülkelerin dar görüşlü ve bencil çıkarlarına AB’nin alet edilmesinin yeni bir örneği olan bu kararlar, Türkiye-AB münasebetlerine katkı sağlamadığı ve Avrupa genel çıkarlarına hizmet etmediği üzere, bizleri olumlu ve yapan bir gündem yaratma hedefine da yaklaştırmamaktadır.
AB’nin bu kararları alırken bir unsurlar ve bedeller topluluğu olarak değil, pazarlıklara dayalı bir çıkar kümesi halinde hareket ettiğini şaşkınlıkla izliyoruz.
Kelam konusu kararların, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sıkıntısına ait kısımları de, öncedence olduğu üzere gerçeklikten kopuk, tek taraflı, tutarsız ve Rum-Yunan ikilisinin maksimalist tavrını yansıtan kararlardır.
Bu kararlarda Kıbrıs Türkleri bir sefer daha yok sayılmakta, Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandıran ve ahiren bir daha canlanan tek taraflı faaliyetleri de görmezlikten gelinmektedir. AB’nin bu tavrı devam ettiği sürece, Kıbrıs sorununa yapan bir katkıda bulunması mümkün değildir.
Bu vesileyle AB’yi bir sefer daha Ada’daki gerçekleri görmeye, ayrıyeten Kıbrıs Türklerini ve müktesep haklarını yok sayma siyasetini sonlandırmaya davet ediyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği’yle olan ilgilerini üyelik perspektifi temelinde somut ve olumlu bir gündem üzerinden geliştirme konusunda bir iradeye sahiptir.
birebir vakitte, gerçeklerden kopuk, ideolojik ve üyelik dayanışması çerçevesinde oluşturulan bu siyasetlerin Türkiye-AB bağlantılarına yararı olmayacağı açıktır. AB’yi bu stratejik körlüğünden vazgeçmeye davet ediyoruz.”
“Avrupa Birliği (AB) tarafınca Genel İşler Konseyi’nde kabul edilen Genişleme Kararları, AB’nin genişlemeye stratejik bir bakış açısıyla değil, üyelik dayanışması çerçevesinde yaklaştığını bir kere daha göstermiştir.
Genişleme kararlarının ülkemize ait kısımlarında, ülkemizin AB ile üyelik müzakereleri yürütmekte olduğu görmezden gelinmekte, ülkemizin gerek AB, gerek bölgesel barış, istikrar ve refah bakımından taşıdığı ehemmiyet inkar edilmekte, hatta yanlış yansıtılmaktadır. Kimi üye ülkelerin dar görüşlü ve bencil çıkarlarına AB’nin alet edilmesinin yeni bir örneği olan bu kararlar, Türkiye-AB münasebetlerine katkı sağlamadığı ve Avrupa genel çıkarlarına hizmet etmediği üzere, bizleri olumlu ve yapan bir gündem yaratma hedefine da yaklaştırmamaktadır.
AB’nin bu kararları alırken bir unsurlar ve bedeller topluluğu olarak değil, pazarlıklara dayalı bir çıkar kümesi halinde hareket ettiğini şaşkınlıkla izliyoruz.
Kelam konusu kararların, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sıkıntısına ait kısımları de, öncedence olduğu üzere gerçeklikten kopuk, tek taraflı, tutarsız ve Rum-Yunan ikilisinin maksimalist tavrını yansıtan kararlardır.
Bu kararlarda Kıbrıs Türkleri bir sefer daha yok sayılmakta, Yunanistan ve GKRY’nin Doğu Akdeniz’de gerginliği tırmandıran ve ahiren bir daha canlanan tek taraflı faaliyetleri de görmezlikten gelinmektedir. AB’nin bu tavrı devam ettiği sürece, Kıbrıs sorununa yapan bir katkıda bulunması mümkün değildir.
Bu vesileyle AB’yi bir sefer daha Ada’daki gerçekleri görmeye, ayrıyeten Kıbrıs Türklerini ve müktesep haklarını yok sayma siyasetini sonlandırmaya davet ediyoruz. Türkiye, Avrupa Birliği’yle olan ilgilerini üyelik perspektifi temelinde somut ve olumlu bir gündem üzerinden geliştirme konusunda bir iradeye sahiptir.
birebir vakitte, gerçeklerden kopuk, ideolojik ve üyelik dayanışması çerçevesinde oluşturulan bu siyasetlerin Türkiye-AB bağlantılarına yararı olmayacağı açıktır. AB’yi bu stratejik körlüğünden vazgeçmeye davet ediyoruz.”